Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý

Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý » [/color]Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý Boðaziçi Mehtaplarý Abdülhak Þinasi Hisar'ýn ilk kitabý “Fahim Bey” ve “Biz”den iki yýl sonra...

Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý


[/color]Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý

Boðaziçi Mehtaplarý Abdülhak Þinasi Hisar'ýn ilk kitabý “Fahim Bey” ve “Biz”den iki yýl sonra yayýmlanan (1943) ikinci kitabýdýr. Kendi romanlarýna bile bunlar birer "hatýra" der. Ama Boðaziçi Mehtaplarý gerçekten bir "hatýra" ya da "deneme" türünde kaleme alýnmýþtýr.

Yer yer üslup iþleyiþi ile þaþýrtýcý bir kalem ustalýðýndan haber veren bu kitap kendisinin "Boðaziçi Medeniyeti" adýný verdiði artýk tarihe karýþmýþkenarda köþede kalmýþ birkaç eski yalýsýnýn hatýralarda canlandýrmaya yetmediðini büsbütün ayný ve muhteþem bir güzellikler âleminin belki de böylesine bir ihtiþamla ancak þairin her þeyi yeniden yaratýp güzelleþtiren hayalinde yaþamýþ bir "Binbir gece" âleminin tasviri ile doludur.

Eski zamanýn politik yönünü deðil Boðaziçi'ndeki þiirli tecellisini tasvirde bu kadarla yetinemeyen Abdülhak Þinasi Boðaziçi Yalýlarý ile gene o büyülü atmosferi anlatmaya devam etmiþ. Sonra Eski Zaman Köþkleri ile eski Ýstanbul'un baþka semtlerindeki þiiri; yüzlerce sahtesi arasýna karýmýþ beþ on halis elmasý sadece pýrýltý farkýndan tanýyýp ayýran bir kuyumcu sabrý ile her þeyi silip yok eden zamanýn insafsýz pençesinden kurtarýp ölümsüzlüðe kavuþturmuþtur.

KÝTAPTA YEDÝ BÖLÜMDE YÝRMÝ SEKÝZ YAZI YER ALIR.

Bu baþlýklar geliþigüzel deðil son derece planlý bir çalýþmanýn göstergesidir. Bu baþlýklarý Boðaziçi Medeniyeti’ni kavratmak için bir yol haritasý olarak yazar. Bu baþlýklar ve onlarýn altýnda iþlenen konular þöyle sýralanýr:

Hazýrlanýþ: Boðaziçi Medeniyeti Mazinin Yoksulluklarý Tabiat Sevgisi Musiki Ýptilasý

Toplanýþ: Bu Gecelerin Kýymeti Saz Fasýllarý Kayýklar ve Sandallar Yan yana Gelenler ve Gelmeyenler

Musiki Faslý: Kayýklar ve Sandallarýn Kervaný Saz Fasýllarý Saz Sesleri Hanende Sesleri

Sükût Faslý: Boðaziçi Cenneti Mehtap Yalýlarýn Önünden Geçiþ Sessizliðin Þiiri

Aþk Faslý: Mehtapta Görülen Güzellikler Karanlýkta Parýldayan Arzular Þarkýlarýn Dedikleri Herkesin Aslaný Söyleyen Saz

Daðýlýþ: Fanilikler Sönüþ Ayrýlýþ Unutuluþ

Hatýrlayýþ: Mazi Cenneti Bizimle Beraber Yaþayan Hâtýralarýmýz Hâtýralarýmýzýn Zaman Ýçinde Devamý Baþka Dünyalarýn Bizden Görebilecekleri

Kitaptan bazý bölümlerden alýntýlar:

Tabiat Sevgisi Parçasýndan

Ýstanbul’da tabiatýn emsalsiz güzelliði þüphe yok ki Boðaziçi’ndedir ve Ýstanbul’un en güzel semti olan Boðaz’a o zaman gösterilen raðbet tabiata duyulan sevgiyi ve verilen kýymeti gösteriyordu. Theophile Gautier için olduðu gibi o zamanki hanýmlar ve beyler için de tabiat var olan görülensevilen bir þeydi. Bu ruhlar Ýnsan güzelliði kadar tabiat güzelliðini de duymasýný ve sevmesini biliyorlardý. Bu insanlar daha tabiatla aralarýný büsbütün açmamýþlardý. Ruhlarý ve vücutlarý birbirlerinden tamamýyla ayrýlmamýþtý. Þehir her yanýndan denizlere ve daðlara Boðaziçi de her yanýndan kýrlara açýlýyordu. Nakil vasýtalarýnýn iptidailiði kulübelerde oturanlardan ta saraylardan oturanlara kadar herkesi mevsimle alakalandýrýrsýcak ve soðuk rüzgâr ve kar yaðmur ve çamur herkesi meþgul ederdi. Soðuðu ve sýcaðý bütün insanlar duyarlar konaklarýn köþklerin odalarý da mangallarla ýsýnýrdý.

Eski evlerin hayatý insanlarý tabiattan þimdiki apartmanlar gibi ayýrmazdý. Eve bahçeden geçilir bahçe sulanmak için bir kuyudan su çekilirçiçekler bahçeden evlere girer lavanta çiçekleri temizliði duyuran kokularýný yataklara dökerdi. Ýnsanlar ne tattýklarý zevki deðiþtiren mevsimlerine de sevdikleri hayvanlarý düþünmemezlik edemezdi. Evin en rahat köþelerinde kediler horlardý. Daha eskiden Ýstanbullu ata biner ava giderdi. Þehirde kira arabalarý kadar da kiralanan binek hayvanlarý vardý. Boðaziçi’nde de yalýlar Önünde oltayla yahut da açýkta kayýkla balýk tutulurdu.

Boðaziçi’nin hemen kendine mahsus olan ve sularýnýn nefis meyvelerine benzeyen balýklarý vardýr. Bunlar da insanlan saatler ve mevsimlerle alakalandýrýr. Çünkü bazýlarý hemen her akþam bazýlarý geceleyin tutulur ekserisinin birbirini takip ile aylara göre deðiþen ve hemen bütün seneyi kaplayan ayrý ayrý mevsimleri vardýr.


Sessizliðin Þiiri Parçasýndan

Maziyi anlamak ve duymak için bilinmesi lazým gelen þimdi elimizden kaçýrmýþ olduðumuz bir nimet bize yardým elini uzatan bir ilah vardý ki o da her günümüzü saran nefis bir sessizlikti. Sükût gramofonlarla yenilerek radyolarla kovularak otomobil otobüs tramvay gürültüleriyle delik deþik edilerek gitgide o kadar azalmýþ daralmýþ ufalmýþ yeni hudutlarýnýn içinde kalmýþ ve bizim saatlerimizin çoðundan o kadar uzaklaþmýþtýr ki bazen ona rast gelince bir lezzet gibi duyuyoruz. Biraz süren sessizlik bize ilaç diye koklanan bir ruh gibi tesir ediyor ve musiki yerine geçiyor. Vaktiyle Shakespeare de tam bir sessizliðin en tatlý bir musiki makamýna geçtiðini söylemekte haklýydý. Sükûta þimdi bir koruya bir bahçeye girer gibi eriþiyoruz. O zamanlarsa bu bizim tabii ve hemen da imi iklimimizdi. Sükût esas ve onun haricinde þarký ve saz ise nadir tadýlýr zevklerdi. O zamanlarda bol bol kandýðýmýz ses sizliðe biz elbette þimdiki kadar acýkmýþ ve susamýþ deðildik. Fakat bilakis ona pek alýþkýn olduðumuzdan tadýný çýkarmasýný daha iyi bilirdik.

Hayat mefhumunun düþünülmesi gündelik patýrtýlar arasýnda o kadar güçleþiyor ki bunu duyabilmek ve tadabilmek için þehrin gürültülerinden kurtulmuþ yýkanmýþ olmak lazým geliyor. Þimdi sükûttan öyle mahrumuz ki geçenlerde Boðaziçi kýyýlarýnda dolaþýrken eskiden bildiðim bir ruha tekrar kavuþur gibi olmuþtum. Onu birdenbire tanýyamadým. Tattýðým lezzete akýl erdiremiyordum. Sükût içinde kendi kulaklarýmýn uðultusunu iþitiyordum. Meðer bu beni yavaþ yavaþ sarmýþ olan eski rahat ve tatlý sessizlikmiþ. Onun nurunda vücudumun ve ruhumun eyvah! Ne boþ patýrtýlarýn kurbaný olarak ne kadar yorgun ne kadar yýpranmýþ olduðunu gördüm.

Þarkýlarýn Dedikleri Parçasýndan

Boðaziçi’nde bazý yaz günleri her zamankinden daha güzel olur. Bu harikulade günlerde gökyüzü daha parlak deniz daha berrak dünya daha týlsýmlý hayat daha mucizeli ta biat daha ilahî görünür. Bu müstesna günler ruhlarýmýzý son haddine kadar açar; fakat asla mesut etmez. Bilakis onlarýn acý duyulan bir tadý vardýr. Zira bilinmez nasýl bir yerden sýrrýný vermeyen bir ruh sanki bize bakar; acýr mý acýmaz mý? Bilemeyiz; küçüklüðümüzü gördüðünü sanýrýz ve mahzun oluruz. Geniþlemiþ ruhumuza o günlerde hayat bütün lezzetiyle sanki az gelir.

Ömrümüzün tabiat kadar güzel olmadýðýný ve dünya kadar ebedî olmadýðýný daha çok duyarýz. Henüz çocukken hassaslýðýmýn daha çoðaldýðý böyle günlerde artmýþ bir merakla bir çiçeðe mesela bir sümbüle ve ya denizin içinde açýlýr kapanýr bir köpüðe benzeyen bir pelteye bakarak uzun uzun daldýðýmý hatýrlarým. Ýnsan o nazlý çiçeði gördükçe hep mahvolan bu güzellikler nedir ve niçindir? Veya denizde canlanmýþ bir köpük gibi açýlan kapanan peltenin âdeta nebati hayatýný gördükçe hep mahvolan bu hayatlar nedir ve niçindir demek ihtiyacýný duyardým. O ihtiþamlý günlerde bütün bu sualler hep cevapsýz kalýrdý. Þimdi ne hatýrýmdaki o güzel günlere baksam güya o nazlý çiçeðin bir nida iþareti gibi açýlýp beklediðini ve sularda yüzen peltenin bir sual iþareti gibi açýlýp kapandýðýný görüyorum.

Mazi Cenneti Parçasýndan

Geçmiþ bir zamaný diriltmek kendi gençlik çaðýmýzý tekrar etmek gibi tamamen imkânsýzdýr. Fakat insanýn da mille tin de saðlam temelleri bu tekrar dirilmesine imkân olmayan geçmiþ zamanlarýdýr. Milliyetçilik muarýzlarý en evvel millî maziyi unutturmak isterler. Bu millete yapýlabilecek en sinsi ve en þeytani hücum onun vicdanýndan mazisini almak hafýzasýnda mazisini yok etmektir. Bundan mahrum edilen bir millet en emin kuvvetini kaybetmiþ olur. Bize saldýran düþman daima topraklarýmýza ve ölülerimize hücum eder. Zira biz o topraklarla o ölülerin mahsulleri ve devamlarýyýz.

Herkesin kendi mazisine hasret çekmesi tabiidir. Zira bu en güzel hayat çaðýnda yirmi yaþlarýnda bulunduðu zamaný sevmesi ve ona tahassür etmesi demektir. Mazi en kýymetli zamanlarýmýzdýr. Zira hatýrýmýzda bugünlerimize kadar devam etmesiyle en çok uzamýþ olan en çok yaþamýþ bulunduðumuz zamanýmýzdýr. Mazi hâle uzaklýðý nispetinde saðlamdýr ve biz ona hayatýmýzý uzattýðý nispette baðlý kalýrýz.
[/color][/size][/font][/b][/font]

Linkback: http://www.buyuknet.com/abdulhak-sinasi-hisar-bogazici-mehtaplari-t32194.0.html

 
Etiket:

Bu bilgi size yardimci oldu mu?

Evet Hayır

(Ortalama: 5 Üzerinden 1 , 2 Oy)

Konu Hakkýnda Görüþün Nedir? Olumlu yada olumsuz Eleþtirileriniz.


Turkiyenin baskenti neresidir. kucuk harfle yazin.:

Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý

Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý » [/color]Abdulhak Þinasi Hisar -Boðaziçi Mehtaplarý Boðaziçi Mehtaplarý Abdülhak Þinasi Hisar'ýn ilk kitabý “Fahim Bey” ve “Biz”den iki yýl sonra