Buyuknet

Eğitim => Türkçe Ansiklopedi => Tarih => Konuyu başlatan: tarantula901 - 26.04.2014 - 01:26

Başlık: 17.Yüzyıl Osmanlı (Mustafa Han IV)
Gönderen: tarantula901 - 26.04.2014 - 01:26
Yirmi dokuzuncu Osmanlı Sultanı. İslam halifelerinin doksan dördüncüsüdür. Babası Birinci Abdülhamit Han, annesi Aişe Sineperver Valide Sultandır. İstanbul’da 8 Eylül 1779’da doğdu. Şehzadeliğinde yüksek din ve fen bilgileri öğretilerek yetiştirildi. Amcası Sultan Selim Han’ın ıslahat fikirlerine karşı çıkan bazı devlet adamları, yeniçerileri tahrik ettiler. Neticede Kabakçı Mustafa’nın sevk ve idaresinde ayaklanan yamaklar, Selim Han’ı tahttan indirerek Şehzade Mustafa’yı sultan ilan ettiler (29 Mayıs 1807).
Devlet idaresini ele geçiren asiler, Nizam-ı Cedid kuvvetlerini dağıttılar. İsyanın teşvikçisi Köse Musa Paşa, Sultan Selim taraftarlarını birer birer ortadan kaldırdı. İstanbul’daki isyan, Rus cephesindeki ordunun disiplinini de bozdu. Orduda bulunan Selim Han taraftarları, Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına sığındılar. Bu hadiseler üzerine Mustafa Han, Sadrazam Hilmi Paşa’yı azlederek yerine Çelebi Mustafa Paşa’yı sadarete getirdi. Osmanlı ordusundaki bu karışıklıktan faydalanan Ruslar, Eflak ve Boğdan’da bazı kaleleri ele geçirdiler. Ancak, bu sırada Fransa İmparatoru Napoleon karşısında zor durumda kalmaları, barış istemelerine sebep oldu. Rusya’nın Eflak, Boğdan ve diğer zaptettiği yerleri tahliye ederek çekilmesi şartıyla, 20 Ağustos 1807’de mütareke imzalandı.

Dördüncü Mustafa Han, Rusya ile yapılan mütarekeden sonra İstanbul’da asayişi sağlayabilmek için harekete geçti. Bu sırada asiler işi çığırından çıkararak, halkın mallarını yağmalamaya, yeniçeriler de her işe karışmaya başlamışlardı. Mustafa Han, öncelikle asilerin bir kısmını çeşitli bahane ve vazifelerle saraydan uzaklaştırdı. Ancak, zorbaları tamamen sindirebilmek için büyük bir güce ihtiyacı vardı. Bunun için Alemdar Mustafa Paşa’nın İstanbul’a gelmesini istedi. Kendisine sadık, 16 bin kişilik kuvvetle harekete geçen Alemdar, öncelikle Boğaz nazırlığı yapmakta olan Kabakçı Mustafa’yı öldürttü. Kabakçı’nın öldürülmesi, saray erkanı ve yeniçeriler arasında büyük telaşa sebep oldu. Daha sonra İstanbul’a giren Alemdar, zorbaları ortadan kaldırmaya ve fesatçıları sürmeye başladı. Bu sırada Alemdar’ın taraftarları Sultan Selim Han’ı tekrar tahta çıkarmaları için tahrike başladılar. Onun bu niyetini sezen Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa, kendisinden İstanbul’u terk etmesini istedi. Alemdar Mustafa Paşa da bunun üzerine, 28 Temmuz günü on beş bin kişiden fazla askeriyle Bab-ı aliyi bastı. Sadrazamdan mührünü aldı. Ancak, Üçüncü Selim’in yeniden tahta çıkması halinde kendilerini öldürteceğinden korkan asiler ve bazı devlet adamları, padişahtan Üçüncü Selim ve Şehzade Mahmut’un öldürülmeleri için ferman çıkarttırdılar. Nitekim, zorla saraya giren Alemdar, Selim Han’ın hançer darbeleriyle şehit edilmiş cesediyle karşılaştı. Hizmetkarlarının yardımı ile hayatını kurtaran Şehzade Mahmut’u padişah ilan etti (28 Temmuz 1808). Mustafa Han ise, Topkapı Sarayına yerleştirildi.

Dördüncü Mustafa Han, 14/15 Kasım gecesi meydana gelen Alemdar Mustafa Paşa Vakası sırasında yeniçerilerin saraya saldırmaları ve kendisini tekrar başa geçirmeye teşebbüs etmeleri üzerine, İkinci Mahmut Han taraftarlarınca öldürüldü (1808).

Mustafa Han, zeki ve tedbirli olmasına rağmen Üçüncü Selim Han’ın tahttan indirilmesi neticesinde tahta çıkarılmış olmasından dolayı, isyancıların elinde kaldı. Yeniçerilerin tamamının zorba bir güruh haline gelmeleri sebebiyle, eşkıyayı bertaraf edecek bir kuvveti yanında bulamadı. Bu sebeple, onların isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı. Daha sonra, asileri sindirmek üzere çağırdığı Alemdar Mustafa Paşa’nın, Selim Han’ı tekrar tahta geçirme teşebbüsü, Mustafa Han’ın aleyhte hareketine yol açtı. İkinci Mahmut Han’ın saltanatı döneminden ve ıslahatlarından memnun olmayan bazı devlet adamları, yeniçerileri tahrik etmek suretiyle kendilerine yakın gördükleri Dördüncü Mustafa’yı tekrar tahta geçirmek üzere harekete geçtiler. Bu durum, neticede Mustafa Han’ın öldürülmesine yol açtı. Mustafa Han’ın cenazesi merasimle kaldırılarak, Bahçe Kapısında babası Birinci Abdülhamit’in türbesine defnedildi. Saltanat müddeti bir sene iki ay olup, vefat ettiğinde otuz yaşında idi.